7 Ocak 2011 Cuma

Sonra Kardan Adam Ölmüş...

Malum yeni yıl, yeni coşkular, kendimizi kaybedip etrafı bir bayram havasıyla yaşamak hengamesiyle bir yerlerde tökezleyip , "aman felsefeme aykırı" dediğimiz popüler kültürün ağına takılıp kalıyoruz işte... Bir anda umutlanıyoruz değil mi? bir anda bin tane hayal kuruyoruz lise dönemi ergen kız edasıyla ismimizi 3 günlük sevgilimizin soyadıyla tamamlamayı denemek gibi :) Tamam hepimiz yaptık. Kimse inkar etmesin şimdi... Ama konumuz o değil. Koskoca kardan adam ölmüş. Hani şu eldivenlerinin üzerine kardan bir kalıp kaplar vaziyette bir avuç karı biriktirip koca kafalı yaratığı sanki dünyada ilk sen yapmışsın gibi boynuna sarıldığımız , gururlandığımız... İşte o öldü... Hani o burnuna evden havuç getirip taktığın, kömürle gözlerini yaptığın... Öldü işte... Bi kere kar yağmadı , hammadde eksikliği yaşadık ... Sonra kömürün adını işçilerinin öldüğü haberlerde duyar olduk yalnızca ... Sadece koklayarak yaşamazdı herhalde , havucunda kenarlarını yiyip , cücüğünün keyfine vardık....

Küresel ısınmadan mıdır nedir, komşunun denizi donarken bize kar tanesi düşmedi ama bu çocuk sevdadan vazgeçmedik yine de... Karın spreyini icat eden öngörülü insanoğlu sayesinde duvarlara, camlara, ve bilumum maddeye kardan adamlar yaptık fıstırtarak. (Erzurum kış olimpiyatlarında da kullansalar ya şu fıştırık icadını...)



Benim kardan adamım hepsinden farklıydı... İçimden onu öyle yaşatmak istedim ama umutsuzca öldü o da. Pedagogları tvlerde gördükçe öğrendik yaptığımız resimlerde ruh dünyamızı yansıttığımızı ya bittikten sonra bilinçle baktım ona. Benim ikibinonbirimin kardan adamı bildiğin bağdaş kurmuş, elinde saz , büzük dudaklı ve üstelik kurşunu alnından yemiş bir kardan adamdı. Nasıl bir ruh haliyse artık , bildiğin Tarkan'dan şarkılar söyleyerek yaptım ben bu adamı yahu.... Hani deriz ya hep bi adam olsa baştan yaratsam diye. Hayalimdeki adam bu mu yani , türkü barda en içli türkülerle yüreğimi dağlarken  etnik bir atışma neticesinde kaşlarının arasından vurulup, son sözlerinde “ben o şelale saçlara , o ay o  hilal kaşlara ...” diye sazını tıngırdatan... Baya ezikmişim ben yahu :P

Hayır soğuktan olmaz ki bu adam, kardan olur... Her türlü olmayan kardan yazında yapılabilir bu melet. Sadece kışın sarıp sarmaladığın üstelik buz gibi bir adamdı ... Donarak öldü ... Oysa yazın da başka alanlarda kullanılabilirdi nitekim , Biz kardan adamın , yaratıcı , çalışkan milletine faydalı olanı severiz...



Gelen mıncıkladı , giden mıncıkladı sonunda öldü adam... Kardan adam! Eridi gitti göz göre göre... Fıştırığında ömrü kısaydı nitekim. Hiçbir insan icadı ömürlük değildi neticede. Şimdi yakamda vesikalık fotoğrafıyla, kendi yarattığım bu melankolik yaratığı kendim öldürdüm... Neticede kalan sağlar bizimdir, yenilenir, tazelenirim , yeni olan her bir şeyin ömrüme tecrübeler katarak birikmesini dilerim  :)