18 Şubat 2011 Cuma

Keser Dönmüş Sap Dönmüş Gün Gelmiş Adam Ölmüş

Sonda adam ölmüş...
Keserle ,sapla, taşla , sapanla bir A+  AVM'nin yürüyen merdiveninde öldü adam. "Yaz arkadaşım! Bir AVM'de 6 saati nasıl geçirdim? " filmi çekimlerinde fazlaca gıdıklayan kredi kartı limitlerini tüketircesine öldü ...

Promosyonlarla alternatiflendirdi adam ve hiç bir link kuramadı ölümüne. Sessizce gömüldü ünlülerin uğrak mekanı Zincirlikuyu'da. Neydi adı? Can...İşte her canlı o ölümü tadacaktı ama hiç bir akış çalışılmamıştı bu cenaze cemiyetine... Ne Hıncal Uluç yazdı ölümünün perde arkasını ne de TGRT Haber'in o yorgun sesli spikeri seslendirdi.  Oysa organizasyon bu adamın işiydi. Farklı paketlerle makul çözümler buldu adam. Limonatayla ucuz tatlı kurabiyenin buluşması kadar da kokteylliydi hayatı ama öldü...Ve mezar taşı üçüncü partiler tarafından faturalnadırıldı geçmiş aya...

Küçük küçük kukiler , bi parmak püsküüt kadar ufak bir yaşamdı onunki. İlk gençlik yıllarında hiç sevmedi aşk tesadüfleri ve katletti batak masalarında bir baltayı sapsız bırakarak... ki o sene, Tarkan'ın aynalara küsmüş yavuklusuna kıl olduğu seneydi ve fazlasıyla kıl olunası bir abiydi  ...

Gece hayatı Parsellere hapsolan , Allahım danssss nidalarıyla şaha kalkan gömlek yakalarıyla ortama cikslik katan adam öldü... Aramadığı yer kalmadı adamın sabahtan yatana kadar ve sebepsizce kayboldu check listlerin girdabında.Ki o sene teyzelerin bile telefonunu apaçi müziği ile çaldırdığı sene ki o sene minnaaaağııımmmm diye nağralar attığım seneydi.

Buldukça kaybetti gelen her türlü dişiyi de , geri dönüşlerle tüketti gelmişini , geçmini... Yalnızlıkla kaybetti anahtarlığındaki insan icadını da bulamadı o anahtarlığı sokacak bir hububat. Aylarca aynı sunuma bir iki kelam ekleyerek ve farklı farklı kaydederek katletti mesaileştirdiği anlarını... Yine de özlenmeyecek gibi değil , ölünün ardından bakmak hiç bu kadar gülünç gelmemişti oysa :) Kasınca şunu bunu öldürmeli diye çıkmıyor kelimeler klavyenin tıkırtılarından.Olsun yine de yok hiç sitemim, hayatta herşeyyyy kısmettttt :)

Adam öldü ve fonda bilgisayarımın uğultusu , film şeridi gibi geçti ömrü gözlerinin önünden...




Öldü öldü... yüzü öldü adamın. sultana layık değil :)
Oldu mu Minnağım? Mutlu musun artık :))))

5 Şubat 2011 Cumartesi

Beraberinde Öldürerek Gitmiş Adam...

Sonra adam ölmüş...
"İstemiyorum artık" diye dürüst açılımlar getirerek üstelik....
Adam ölünce kadın , uzun bir yolculukla gitmiş zamanda...
zaman zaman uğrayarak bazı yol üstü lokantalarına kanata kanata katetmiş kilometreleri
ve ulaşamamış bir daha hiç adamın yarınına...












Adam ölmüş....
ve kadın yıllardır faili meçhul bir ölüme ağlamış ...

2 Şubat 2011 Çarşamba

Uyanmak İçin Uyurken Ölmüş Adam

Yorgunluktan ölmüş adam, yaşça küçülterek aktivasyonlarını ve genişleterek platformlarını yorgunca bir gece ansızın...


Biletix'i konser duyurularından haberdar olmak dışında da kullanmanın tadına varırken , sporla iç içe bir hafta geçirmenin verdiği enerjinin girdabında kaybolarak , her sayıda potadan hayatının geçtiğini hayal ettiği terden sırılsıklam vücutlarda boğulmuş adam...

Uzaktan uzun boylu insanları sevmekle olmadığını , yeni bir açılımla basketbol maçlarında yaklaşmanın samimeytindeyken farketmiş de gözlerinin altındaki mor çemberlerle ehlileşmiş zaman zaman... Yolculuklar esnasında, reklam aralarında, oyuncu değişikliklerinde ne kadar rüyaysa yaşanan, işte zaten o kadar gerçekmiş...

Uykusuz gecelerden , eğlenceli faaliyetler arayışındayken , hep sevimliyken, hem cana yakınken , sırf kendinden sıkıldığı için ölmüş ve sevmemiş bu hallerini . Yalnızlığını özlemiş adam, TV karşısında yemek yemeyi , kapıyı anahtarla açmayı , kumandanın hakimiyetini özlemiş ... Yatağının sol tarafındaki soğukluğu , bulaşıkların dağ gibi oluşunu, sıkıntıdan milleti arayıp saatlerce telefonda kalmayı , internetten abuk sabuk insanlarla chat yapmayı , kandırmayı ,kandırılmayı ama mümkünse tüm iletişimlerin sanal olduğu bilincini taşımayı , sakince geçirdiği yalnız akşamları özlemiş adam...

Ne kadar da sıkılgan yaşananlar, bir diğerine sahipken nankörce olmayanı istemek ve sahip olduğunda ondan da vazgeçip eskisine dönmek kısırlığında. Tüm bu insanların yaşadığı saçmalığa düşebilmenin sıradanşığıyla nefret kusmuş kendine... Dünden bugüne ... Ne kadar da çabuk değişiyor olanlar, bitenler, gelenler, kalanlar ve gidenler diye şarkılar tutturmuş öznelerini uydurarak. Ama asaletle özlemiş yalnız kalınca istediği insanla transa geçip sohbetler etmeyi... Delirmiş mi , yoksa doğum lekesi miymiş deliliği kimsenin umursamadığı bir şekilde boşver gitmiş kendini...

Yorulmuş adam , bir oğlanın peşinde yalpanırken ve vazgeçmiş 40 yaşında çıtır sevgili fantazilerinden ... Henüz 40 bile olmamışken , gencecik yaşında yorgunluktan ölmüş adam...

Uyanmak için uyuyan insanların kervanında , ponponlu at gözlükleriyle bakmaya başladığı gün itibariyle hayat, kuramadığı cümleler yedirmiş adama tıka basa, ve inanamayacağı kadar çok kusturmuş bu haliyet-i ruhiye.