6 Ekim 2013 Pazar

Nevbahar

Kıştan bozma, takvimsel olarak neticede bir bahar Pazarı sıkıcılığıyla başlayan günün yarına dair beklenmedik ne kadar buharlaşmış anı varsa hepsini bir bir sindiriyorum bilinçaltımda...

Baharın ilki sonu olur mu diye sormuşluğum vardı çocukken, sonra yerlerini karıştırmışlığım.Renklerin çok olduğu ilkbahar demişti öğretmenim duvardaki A3 boyutundaki park fotoğraflarını gösterirken. O zaman son'un renksiz ve tatsız olduğunu anlamıştım. Ölürken sararıyor her şey yapraklar gibi...

Lise dönemlerimde, hatırlamıyorum şimdi, bir şiir kitabının 3 satırlık bir şiirinde rastlamıştım "nevbahar" kelimesine. Hafızam hala sualtı hayvanı bulanıklığında, o 3 satırlık şiiri bile hatırlamıyorum şimdi, biraz da utanarak bu halden.

Nevbahar, bütün baharlardan güzeldi. Çoğuları ilk baharla özdeşleştirirdi de benim lügatımda başka bir anlam ifade etmeliydi. Ergen tutumlarımla çıktılıklar yapmalıydım neticede. Bence Nevbahar, herhangi bir zaman dilimine sıkıştırılmış mevsimsel bir geçiş değildi. Takvimsel hiç değildi hatta. Nevbahar bir his haliydi... Herkese başka zamanlarda gelen bir kelebek etkisi, kırpıntılı, şapşalca sırıtmalı, leylalaştıran bir ruh dönemi. Geçicidir ama sene-i devresi olmayandır nevbahar. Geliptir ve geçiştir aslında ama o nevbahar yaşanılanlar tüm ilk ve son baharlara yeterlidir.

O şiirin dizelerini hatırlamıyorum hala ama "bir bulut pembedir" diye tanımlamıştı sanırım. Google'da aramadım mı sanıyorsunuz, aradım ama ne kadarı basılıydı şiiririn ne kadar hayal ürünüydü emin değilim...

Bana yine sen lazımsın, her kimsen işte...
bana yine nevbaharlar lazım, mevsim normallerinin ötesinde, içim üşürken yanaklarımın yandığı...