25 Eylül 2012 Salı

Ceee-eee yapanların ruhu şadolsun!

Bu ölüm öyle bildiklerinizden değil pek. Pamuğu tıkananlardan, üzerine helvalar kavurulanlardan, bıçak bırakılanlardan, ruhuna el-fatiha okunanlardan değil, azıcık sızlatanlardan bu, hayata ceee-eee yapanların hikayeleri...

Adlarını listeleyemediğim, alfabemizin her harfine ortalama 2 ismin denk geldiği "E" harfinde patlamalar olan...
Hani şu ne üdüğü belirsiz bir anda girerler ya hayatına, amaçsız, düşüncesiz, belli bir yaştan sonra "takıldık sadece" diye sınıflandırdıkların arasına giren ama günü yaşarken canını acıcık sızlatanlar... Kalıcı olarak gelmeyenler hayat(ın)a.

Öldüler di mi? Kim bilir nerelerde reenkarnasyona uğradılar, kimlerle ürediler, onlardan bir kaç tane JR. türetildi mi hücrelerini yenileyerek bıraktıklarından. Kuyruğu bırakıp kaç kadından kaçtılar? Kaçı hala gerçekten hayatta acaba?

Tüm ergen dönem boyunca biriktirdiğim günlük yapraklarında , öldüğü için sellerce ağladığım, bir daha asla olamayacağını düşündüğüm kaç binmilyonkuruş tane adam... İsimleri çağrışım yapmıyor üstelik artık, nasıl acınası haller bunlar, kimleri nasıl tüketmişim böyle farkına varmadan. İzdüşümlerinde fındık, yer fıstığı, ceviz yaprağı, -18 , kaplan tırnağı, at sineği diye tanımlanan...

Sonra adamlar ölmüş... Toplu bir cenaze töreni düzenlenmiş tüm bu insancıklara, yanan günlük yapraklarında. Olaylardan isimlere ulaşılmaya çalışılan anlarda "neydi onun adı ya?" diye düşünüp sarılmadan eski anılar atlasına, yakıp kül ettim hepsini. Hem de göz açıp kapayıncaya kadar, onların hayatıma uğradıkları her an kadar alevlendirdim isimsiz gelgitleri.

Benim ne güzel hatalarım var :)

Kimileri öğrenciydi daha, ya da doktordu , biri beyaz eşyacıydı, birinin internet kafesi vardı, biri askerdi, biri şöför, diğeri radyocu, kısmen tiyatrocu olan da vardı, kendi çapında müzikle uğraşan da... Sayısızdılar, ne kadar da çoktular, aslında hiç yoktular.

Uzunnnnn sahneleri olan 3 perdeli bir oyundu oynadığımız. Karşılıklı  "ömrümün sonuna kadar" lı tüm cümlelerin yarın katlolacağını bilerek masumca günü geçirdik diye hayıflanırken şimdi, hatılayabildiğim hepsi geçiyor önümden sesleriyle, cisimleriyle, katlettiği kilometrelerle... Ne gariptir varmadı hiçbiri gideceğim yere...

Bir hayır? Elbette vardır....

Hiç bir yaşamsal anı bırakmadan söndü hepsinin ocağı, hepsi ceee-eeee diyip göçtü...

Hepsi öldü ...
Ruhları şadolsun! En azından yakmadılar canımı yeni nesil takıldık dediklerim kadar!

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder