15 Kasım 2013 Cuma

BİRLİKTE HAYATA!



bilin ne oldu? inanaman!
Tayyareler havaalanına indi ve nabacayık diye düşünmeye kalmadan hepiciğimiz gezdirdik gendi gendimizi…

Kıprıs'a gittim yine :) Yıllar sonra…
Haftalar önce bir dost sofrasında “e hadi sen de katıl bize” dediler… Efes Pilsen Blues Festival için düştük yollara …


Kasımda Kıprıs başkadır… Güneşi, denizi, havası, suyu(kafiye olsun diye; adada su olmadığını, olanın da ne kadar berbat olduğunu neredeyse hepimiz biliyoruz), dokusu, eğlencesi, hepsi hepsi bambaşkaydı! Adaya adım atar atmaz benim dil ufaktan kaymalara başladı yine: "süt daasına döndün, nabacayık, işlemeyik aa buraşta!" Yamacımdaki dostlarda anlamaz bakışlar ama doğalından gülümselemelerle…

Kıprıs'a Efes Pilsen'in davetlisi olarak gidilir de limanda bira patates keyfi yapılmaz mı? Uzun uzun bir Pazar sohbeti eşliğinde, limandan kale manzaralı, buz gibi biralı keyif çatmacanın ardından yavaş yavaş tayyareleri inen dostlar da katılmaya başladı Kıprıs çıkartmamıza.

Denizin aheste ışıldadığı koylarda akşam demlemeri, uzun uzun memleket meseleleri yatırıldı sofraya… Biraz da aşk :) Yaşıyorsak işte bunların hepsi memleket ve aşk …

Eklene eklene çoğaldık, dört başı mamur ada insanı, e dağıtmaya da meyletti zaman, farkında olmadan çemberindeydik artık Akdeniz'in…

Hazırlanmak gerekirdi, uzun uzun hazırlanıldı akşamki Efes Pilsen Blues Festival konseri için:) Kolay değil, Joe Louis, Jimmy Burns, Katherine Davis gelmiş denizaşırı yollardan, üstelik Denizli'de başlayan yol hikayesi Antalya, Konya, Kayseri, Mersin, Adana, Hatay derken Kıbrıs'a kadar varmış… 
Kıbrıs'tan sonra yolculuk devam ediyor. Diyarbakır, Samsun, Eskişehir, Çanakkale, Edirne bunlardan sadece bir kaçı… Bu yıl tam 17 şehir. Yolunuz açık olsun bluescular :) Siz de mutlaka bir yerinden yakalayın! Program işte buraşta! :) 



Konser inanılmazdı. Özellikle Katherine Davis ve Jimmy Burns'un showuna hayran kaldım, yüzümde kocaman bir gülümseme… Ben bir blues severim sevgili okur, isim bilmeden, tarz sorgulamadan bu Amerikalı abilerin ablaların içlerinden geldiği gibi sahnede kendinden geçmelerine hayranım.



Bu yıl Blues Festival'in 24. yılı… Kolay değil neredeyse çeyrek asır! Festival, Efes Pilsen ile 23 senedir Türkiye'nin her yerine blues ruhu taşıdı, sanatçılar kadar, blues severleri izlemek de inanılmazdı. Türkiye’nin dört bir köşesine, 7 bölgesine blues tınıları, inanılmaz! (inanaman!)

Şimdi düzenlemeler, yasalar vs. demeyeceğim. Ama bunca yıllık emeğin yalnızca bira köpüğü olarak görülmesine ve sırf bu yüzden bu güzelim kültürel etkinliklere bir bir dur denmesine içim el vermiyor. Bu ülkede bunu yapan, buna cesaret eden, dağdaki çobanla benim blues dinlemem aynı şey mi demeden herkese aynı eğlenceyi sunan kaç marka daha vardı ki sanki…

Efes Pilsen, festivali bu yıl hepimizin çok iyi bildiği nedenlerden dolayı Pozitif'e devretti. Bense henüz oralara ulaşmayan kısıtlamaların keyfini sürerek bu yıl yalnızca Kıbrıs'ta destekledikleri Blues Festival'in buzzz gibi tadına vardım :) Şanslı azınlıktayım :)  

Ve özetle tüm Kıbrıs yolculuğum boyunca… Farkında olmadan hayatıma katılan bu içlerinin sıcacıklığı yüzlerine vurmuş dostlarıma, çocukken hayran olduğumuz servis şöförlerine, kan damlayan güllere, ezginin günlüğüne, ilkokul aşklarına, telefonu kadehe koyup eko yaptığımız müzikli sofralara, kalamarın ızgarasına, karidesin güvecine, Orhan Gencebay'a, Kıbrıs patatesine, sigaranın dumanına, senin olmaya geldim diye çaldığımız kapılara, sabahları olmayan gecelere, kimseye aldırış etmeden şarkıya bağıra bağıra eşlik etmeye, birarada olmaya, saksafon tınısına, saksafoncuya, beklenen tostlara, sönmeyen sigaralara, sınır kapılarına, sınırlandıramadıklarımıza, puf böreğine, süzme yoğurduna, domates sosuna, bira köpüğüne, dost sohbetlerine, hellim ızgaralara, yıldızlara, yakamozlara, 50lik biraları 30luk bardaklara sığdırmaya çalışmalara, aşklara, meşklere, denemelere, yanılmalara, memleket meselelerine, inadına birarada olmaya

BİRLİKTE HAYATA!


NOT: Kimse ölsün istemedim hiç...

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder