bilin ne oldu? inanaman!
Tayyareler havaalanına indi
ve nabacayık diye düşünmeye kalmadan hepiciğimiz gezdirdik gendi gendimizi…
Kıprıs'a gittim yine :)
Yıllar sonra…
Haftalar önce bir dost
sofrasında “e hadi sen de katıl bize” dediler… Efes Pilsen Blues Festival
için düştük yollara …
Kasımda Kıprıs başkadır…
Güneşi, denizi, havası, suyu(kafiye olsun diye; adada su olmadığını, olanın da
ne kadar berbat olduğunu neredeyse hepimiz biliyoruz), dokusu, eğlencesi, hepsi
hepsi bambaşkaydı! Adaya adım atar atmaz benim dil ufaktan kaymalara başladı
yine: "süt daasına döndün, nabacayık, işlemeyik aa buraşta!" Yamacımdaki
dostlarda anlamaz bakışlar ama doğalından gülümselemelerle…
Kıprıs'a Efes Pilsen'in
davetlisi olarak gidilir de limanda bira patates keyfi yapılmaz mı? Uzun uzun
bir Pazar sohbeti eşliğinde, limandan kale manzaralı, buz gibi biralı keyif
çatmacanın ardından yavaş yavaş tayyareleri inen dostlar da katılmaya başladı
Kıprıs çıkartmamıza.
Denizin aheste ışıldadığı
koylarda akşam demlemeri, uzun uzun memleket meseleleri yatırıldı sofraya…
Biraz da aşk :) Yaşıyorsak işte bunların hepsi memleket ve aşk …
Eklene eklene çoğaldık,
dört başı mamur ada insanı, e dağıtmaya da meyletti zaman, farkında olmadan
çemberindeydik artık Akdeniz'in…
Hazırlanmak gerekirdi, uzun
uzun hazırlanıldı akşamki Efes Pilsen Blues Festival konseri için:) Kolay
değil, Joe Louis, Jimmy Burns, Katherine Davis gelmiş denizaşırı yollardan,
üstelik Denizli'de başlayan yol hikayesi Antalya, Konya, Kayseri, Mersin, Adana,
Hatay derken Kıbrıs'a kadar varmış…
Kıbrıs'tan sonra yolculuk
devam ediyor. Diyarbakır, Samsun, Eskişehir, Çanakkale, Edirne bunlardan sadece
bir kaçı… Bu yıl tam 17 şehir. Yolunuz açık olsun bluescular :) Siz de mutlaka bir yerinden yakalayın! Program işte buraşta! :)
Konser inanılmazdı.
Özellikle Katherine Davis ve Jimmy Burns'un showuna hayran kaldım, yüzümde
kocaman bir gülümseme… Ben bir blues severim sevgili okur, isim bilmeden, tarz
sorgulamadan bu Amerikalı abilerin ablaların içlerinden geldiği gibi sahnede
kendinden geçmelerine hayranım.
Bu yıl Blues Festival'in
24. yılı… Kolay değil neredeyse çeyrek asır! Festival, Efes Pilsen ile 23
senedir Türkiye'nin her yerine blues ruhu taşıdı, sanatçılar kadar, blues
severleri izlemek de inanılmazdı. Türkiye’nin dört bir köşesine, 7 bölgesine
blues tınıları, inanılmaz! (inanaman!)
Şimdi düzenlemeler, yasalar
vs. demeyeceğim. Ama bunca yıllık emeğin yalnızca bira köpüğü olarak
görülmesine ve sırf bu yüzden bu güzelim kültürel etkinliklere bir bir dur
denmesine içim el vermiyor. Bu ülkede bunu yapan, buna cesaret eden, dağdaki
çobanla benim blues dinlemem aynı şey mi demeden herkese aynı eğlenceyi
sunan kaç marka daha vardı ki sanki…
Efes Pilsen, festivali bu
yıl hepimizin çok iyi bildiği nedenlerden dolayı Pozitif'e devretti. Bense
henüz oralara ulaşmayan kısıtlamaların keyfini sürerek bu yıl yalnızca
Kıbrıs'ta destekledikleri Blues Festival'in buzzz gibi tadına vardım :) Şanslı
azınlıktayım :)
Ve özetle tüm Kıbrıs
yolculuğum boyunca… Farkında olmadan hayatıma katılan bu içlerinin sıcacıklığı
yüzlerine vurmuş dostlarıma, çocukken hayran olduğumuz servis şöförlerine, kan
damlayan güllere, ezginin günlüğüne, ilkokul aşklarına, telefonu kadehe koyup
eko yaptığımız müzikli sofralara, kalamarın ızgarasına, karidesin güvecine,
Orhan Gencebay'a, Kıbrıs patatesine, sigaranın dumanına, senin olmaya geldim
diye çaldığımız kapılara, sabahları olmayan gecelere, kimseye aldırış etmeden
şarkıya bağıra bağıra eşlik etmeye, birarada olmaya, saksafon tınısına,
saksafoncuya, beklenen tostlara, sönmeyen sigaralara, sınır kapılarına,
sınırlandıramadıklarımıza, puf böreğine, süzme yoğurduna, domates sosuna, bira
köpüğüne, dost sohbetlerine, hellim ızgaralara, yıldızlara, yakamozlara, 50lik biraları 30luk
bardaklara sığdırmaya çalışmalara, aşklara, meşklere, denemelere, yanılmalara, memleket
meselelerine, inadına birarada olmaya…
BİRLİKTE HAYATA!
BİRLİKTE HAYATA!
NOT: Kimse ölsün istemedim hiç...
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder